‘Dereler eninde sonunda intikam alır’
Çocukluğum gençliğim Ankara ,Mamak ,Şirintepe mahallesinde geçti .
Şehirlerin betona dönüşmediği,bahçelerinde çeşit çeşit ağaçların yetiştiği,bağlarında meyvelerin tüketildiği,sabah otomobil gürültüsüyle değil,horoz sesleriyle uyandığımız mahallelerdi bizim yaşam alanlarımız.
Kadınlar toplanır, derelerinde çamaşır,halı kilim yıkarlardı.Şimdiki gibi plastik şişelerde su taşımakla tanışmamıştık henüz,dere kenarlarında kaynak sularından suyumuzu içerdik.
Derenin kenarında söğüt,kavak ağaçları dibinde tam bir piknik havası içinde yaz aylarında, panayırlar kurulur,yağlı güreş yarışları düzenlenirdi.Yağlı güreşçiler güreş bittikten sonra tertemiz akan derede yıkanırdı.İlk yüzmeyi bu derelerde öğrendik.
Şehirlerin büyümesi,çarpık kentleşme sonunda bu güzelim derelere kanalizasyonlar,işyerlerinin pis suları bağlanınca o güzelim derelerde yok edildi.Zamanla bu derelerin üstleri kapatıldı.
Oysaki şehrlerin ortasından geçen dereler,akarsular bir şehrin havasın kültürünü değiştiri. Bunun en güzel örneği, Eskişehir'de büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen,porsuk çayının ıslahı ve dünyaya örnek bir şehir olmasını sağlayan kişi olarak tarihe geçti.
Başkentimizin de tam ortasından geçen derelerin ıslahı ve yeniden hayata kazandırılması bir rüya değil,yapılacak projelerin hayata geçirilmesi ile hiçte uzak bir zaman dilimi olmasa gerek.
Ankarada hergün bilmediğimiz, üstünden geçtiğimiz , dereler hangisiymiş şimdi bu derelerle tanışma zamanı.
Ancak günümüzde yaşları 50’nin altındaki Ankaralıları Hatip Çayı ve Bentderesi’nin bir zamanlar salına salına açıktan aktığına inandırmak oldukça güç.
Ankarada kaç tane dere var?
Ankara en az 15 derenin üzeri kapatılarak yerin altına itildiğini ortaya çıkarıldı. Bu dereler arasında, Kutugün Deresi, Beytepe Deresi, Ağıldere, Yalıncak Köyü Deresi, Karakusunlar Deresi, Söğütözü Deresi, Cevizlidere, Kirazlıdere, Dikmen Deresi, Ayrancı Deresi, Kavaklıdere, Hoşdere, Seyrantepe Deresi, Bülbülderesi, Akdere gibileri dereleri sayabiliriz.
Yapılan araştırmalar sonucunda bu dereler,Sakarya'da Karadeniz'e dökülür. Ankara, aslında Karadeniz havzası içinde bir alandır. Bunun dışında Ankara'da bu çanağını içinde iki yüzün üstünde küçük dereler olduğu kayıtlara geçmiştir..
Derelerin üstü kapanınca feleketlerde kaçınılmaz olur ve ‘Dereler eninde sonunda intikam alır’
Derelerinin üzerinin kapatılması kentin tarihinde sellerin köklü bir yer almasına yol açtı . 4 Mayıs 1946’da Bentderesi, 7-8 Mayıs 1947’de Hatip Çayı, 12-15 Haziran 1951’de Dikmen ve İncesu Dereleri çevresini sel bastı. 1 Mayıs 1953’de dolu ve yağmur sonucu oluşan selleri, 19 Haziran 1954’de sağanak yağış sonucu bazı semtleri su basmaları takip etti. 18-21 Haziran 1961’de de Bayındır Çayı, Esat ve Dikmen Dereleri yine aynı biçimde taştı.
9-11 Eylül 1957’de Hatip Çayı havzasından gelen selse şehir tarihinin en büyük taşkınlarından birine yol açtı. Felakette 196 kişi öldü. Bu, Ankara tarihinin en büyük trajedilerinden biri olarak anılır.Üstü kapatılan dereler eninde sonunda insanlardan intikam aldı.
Öyle ki Hatip Çayı vadisinden gelen sel suları Elmadağ,dan Lalahan’a vadiyi takip ederek Hasanoğlan, Kayaş ve Ankara’ya doğru ilerledi. Ankara’ya ilerleyen sel suları, Üreğil, Mamak, Saimekadın, Gülveren, Demirlibahçe, Bentderesi, İsmetpaşa Mahallesi, Atıfbey, Dışkapı, Kazıkiçi Bostanları ve Akköprü gibi semtleri sular altında bıraktı.
“Diyelim ki eviniz Çayyolu semtinde ve hergün Cebeci ya da Dikimevi’ndeki işyerinize gidip geliyorsunuz. Sadece tek yönde, her gün, en az 15 üzeri kapatılmış derenin üstünden geçtiğimizin farkında bile değiliz.?”
Çok büyük projelerle şehrin orta yerinde geçen bu dereleri gün yüzüne çıkarmak,kurak,bozkır olarak biline Ankaramızı yeniden şahlandıracaktır.Belediyeler ve hükümetlerin bu konuda bir çalışması var mıdır bilmiyorum.
Birçok ülke gezdim ve şehirlerin ortasından geçen,nehirler,akarsular,dereler o şehirlere ve ülkelere bir başka hava katığını gördüm. Bildiğim birşey varsa “su medeniyettir”
Bu dereler umarım en kısa zamanda ıslah edilir ve Ankaramızda gondollarla,kayıklarla gezdiğimiz günlerin hayalleri gerçeğe dönüşür.Unutmayalım ki‘ Dereler eninde sonunda intikam alır’