ANKARA’DA HÂKİMLER VAR

Anayasa Mahkemesi’nin, 16 Nisan 2017 referandumuyla hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum kapsamında anayasaya uyum amacıyla çıkarılan 2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nın bazı maddelerinin iptal edilmesine ilişkin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne uyum çerçevesinde çıkarılan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) bazı maddelerini iptal etmiş bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemeler arasında Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisi ile Merkez Bankası Başkanı’nı görev süresi dolmadan görevden alma yetkisi de var.

Anayasa Mahkemesi; “KHK ile yapılamayacağı” gerekçesiyle bu düzenlemelerin iptaline karar vermiş bulunuyor. İptal kararı, 12 ay sonra yürürlüğe gireceği için, TBMM’nin de bu süre zarfında yeni yasal düzenlemeler yapması gerekiyor.

Aslında bu kararın niye bu kadar geç verildiğini anlamak hiçbir şekilde mümkün değildir ama karar verilmiş Ankara’da hâkimlerin var olduğu ve anayasayı koruduğu bir kere daha gösterilmiştir.

Bu iptal kararı üzerine Bahçelinin bir kez daha kürsüye çıkıp “Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır” diye höykürmesi de hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

Öncelikle şunu söyleyeyim; anayasalar dogmatik, değiştirilemez metinler değildir. Anayasalar elbette değiştirilebilir ve hatta değiştirilmelidir de amma velakin ancak bu değişimler hep halkın hak ve özgürlüklerini artırmak, kamu gücü ve iktidarı kontrol etmek yönünde olmalıdır ancak böyle değişiklikler olumlu değişikliklerdir.

Açıkça söylemek gerekirse Türkiye’de de anayasa değişikliği kesinlikle şarttır, ama bu değişiklik son referandum ile ortadan kaldırılan güçler ayrılığını tesis edip, denge ve denetleme mekanizmalarını yeniden kuracak yönde olmalıdır.

Son anayasa değişikliği ile BAAS tipi bir tek adam rejimi inşa edilmiş, güçler ayrılığı tamamen ortadan kaldırılmış, denge ve denetleme mekanizmaları tamamen buharlaştırılmıştı.

Sonuç ortada; tam bir hukuki ve siyasi kaos ile ekonomik istikrarsızlık!

Ben zamanında bu işler daha konuşulurken meclise gitmiş, tüm parti gruplarından milletvekillerini ziyaret etmiş ve bunun böyle olacağını anlatmıştım fakat ne yazık ki dinlemediler, bildiklerini okudular amma ve lakin sonuçta benim dediklerim aynıyla vaki oldu.

Şimdi Recep Bey bu günlerde yeni bir anayasa yapmaktan bahsediyor ama yeni bir anayasa yapmadan önce mevcut anayasaya uyduğunu göstermesi gerekmektedir.

Öncelikle şunu söyleyeyim bir ülkede Cumhurbaşkanı dâhil her gerçek ve tüzel kişi anayasaya uymak zorundadır.

Bir kişi her kim olursa olsun anayasayı beğenmese, değişmesini istese de anayasa anayasada belirtilen yol ve yöntemler ile değiştirilene kadar anayasaya uymak zorundadır.

Anayasayı anayasada olmayan yol ve yöntemler ile değiştirmeye kalkmak darbe, anayasaya uymamak ise anayasal suçtur!

İşte son alınan bu karar da Recep Bey’e anayasaya uyması gerektiğini anayasanın üstünde olmadığını hatırlatan çok yerinde bir karar olmuştur.

Eğer anayasanın hükmüne uymuş olsa keyfe keder Merkez Bankası Başkanı değiştirilmemiş olsa, canı istediğini rektör atamasa ülke bu halde olur muydu?

Elbette olmazdı bunu çok acı bir biçimde ve epeyce de pahalıya gördük.

Peki, bundan sonra ne olacak Recep Bey geri adım atıp güçler ayrılığı ilkesini hayata geçireceği denge ve denetleme mekanizmalarını kuracağı yasal ve anayasal düzenlemeler yapacak ve yasalara uyacak mı yoksa bildiğini okuyup eski tas eski hamam devam etmeye mi çalışacak. Türkiye’nin kaderini bu tercih belirleyecek…