“İnsan türü, hayvanlara yönelik şiddetini acımasızca, orantısız güç kullanarak, aklını ve yüreğinden uzaklaşarak, merhamet göstermeyerek, vahşice sürdürüyor.
Ne zamandan itibaren?
Aklımı kullanarak ve yaşadıklarıma bakarak söylüyorum, insanların ve hayvanların Dünya denen gezegende ortaya çıkışlarından itibaren. İnsanın, hem otobur, hem de etobur oluşundan itibaren. İnsanın, hayvanları, ulaşımda, taşımada, tarımda ve savaşlarda kullanmaya başlamasından itibaren.”
Soldan, Mustafa Doğan, Rıza Sümer ve Elif Beyza Ünal Demir.
Bu satırlar, 21 Haziran 2024 tarihinde, Sonsöz Gazetesi ve Sonsöz İnternet Haber Sitesinde yer alan “Altınpark’ta Tutsak Bir At…” başlıklı yazımın başlangıç bölümünde yer alıyor.
Beyaz renkli çok genç bir Midilli cinsi atı, Ankara Altınpark’ta, beton bir zemin üzerinde bir süreliğine de olsa yalnız kalmasının, doğal ortamında yaşaması gerekirken istemediğine kesinlikle inandığım bir yerde bulunmasının bendeki etkilerini anlatmakta zorlandım yazımda.
Şöyle bir yorumda bulundum 21 Haziran 2024 tarihli yazı içinde.
“O alana taşınırken, beton zeminde yaşamak zorunda bırakılırken, ailesinden koparılırken acaba hangi korkuları yaşadı? İster beş saniye, ister beş dakika, ister birkaç saat, korkularını düşünebiliyor musunuz?”
Aynı yazıyı şöyle bitirmiştim.
“Bakalım, bir açıklama gelecek mi? O beyaz ve tutsak at orada mı? Başkaları var mı? “
Siz güzel insanların, bu yazıdan sonra 21 Haziran 2024 tarihli yazımı da okumalarını öneriyorum.
Yazıdan birkaç gün sonra Fuar, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü, meslektaşım olarak kabul ettiğim Mustafa Doğan’dan bir davet aldım.
Birkaç gün sonra, çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği Aydınlıkevler’deydim.
Öğrencilik, sporculuk, spor yöneticiliği, sporda demokrasi hareketinin önderliği, gazetecilik, aile, Aydınlıkevler İlkokulundan emekli olan öğretmen Selma Sümer, dünyaya getirdiği ve aynı ilkokulu bitiren iki kızım Şirin Sümer ve Deniz Sümer, anne, baba, kardeş özlemleri, arkadaşlarım, dostlarım, hayallerim, umutlarım, başardıklarım, Türkiye için çözülmesi gereken önemli sorunlara katkıda bulunmak çabalarım ve daha nice anlamlar demek benim için Aydınlıkevler.
Orada olduğumda, tazeliğini koruyan, umudumu ve yaşama sevincimi çoğaltan duygular kaplar içimi. Kaybettiğim yakınlarımı, arkadaşlarımı anımsarım. Futbol oynadığımız, saatlerce hep güzel konuları konuştuğumuz arsaların, toprak parçalarının üstünde yapılan binaların ürettiği acılı duygulara direnmeye çalışırım.
Herkes için doğduğu, büyüdüğü, yaş aldığı, mutlu olduğu veya çoğunlukla hepimizin karşılaştığı sorunlu süreçleri yaşadığı köyler, mahalleler veya semtler çok özeldir. Benim için de Altındağ ve Aydınlıkevler çok farklı anlamlar taşır.
Aydınlıkevler ve Altınpark derken, genç meslektaşım, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Mustafa Doğan’ın yanında buldum kendimi. Görüşmede, yardımcısı,
Elif Beyza Ünal Demir de vardı. Üçümüzün buluşmasını ise aynı birimde görevli Sosyal Medya Uzmanı Erkan Özben görüntüledi.
Hayvan-insan ilişkileri konusunda, gençlerle, özellikle yerel yönetimlerde görev alanlarla aynı duygu ve düşünceleri taşımak gerçekten sorunlara ve zorluklara karşı insanın direncini, gönüllü çalışmalarda bulunmak isteğini ve yaşamak sevincini artırıyor.
Görüşmede şu gerçeği bir kez daha yaşadım. İyilik ve sevgi ile beslenen, yaşayan ve yaşatmaya çalışan insanlar gerçek insanlık tarihini başlatacak ve yerin üstünü gerçek cennet haline getirecek. Nitekim, Büyükşehir Belediyesi’nin, atların geniş alanlarda yaşatılması konusunda önemli hedeflerinin bulunduğunu öğrendim. Zamanı gelince bu gelişmeleri elbette kamuoyu ile paylaşacaklar, Digital Hayvanat Bahçesi gibi insancıl uygulamada olduğu gibi.
Keçiören, Mamak, Pursaklar ve Altındağ gibi nüfusun yoğun olduğu ilçelerin ortasında yer alan Altınpark’ta bulunan At Tavlası, atlarla iç içe zaman geçirmek isteyen Başkentlilere, Pazartesi hariç haftanın 6 günü hizmet veriyor. At Tavlasını genelde okul grupları ve çocuklar tercih ediyor. At Tavlasında; Midilli Popny, Hollanda Haflinger, melez ve yerli cinslerden 18 at bulunuyor.
İnsanlarla hayvanların, temiz hava, temiz su ve temiz toprakta, yerin üstündeki gerçek cennette yan yana, yakın ve dostça yaşamasını diliyorum.
Doğasından ve ailesinden koparmadan, şiddet yapmadan, öldürmeden, korkusuzca yaşatarak ve yaşayarak…
Haydi yerin üstündeki insan melekler, haydi…