Alışılamaz

Sayın Erdoğan, bakın size bir Cumhurbaşkanına ya da AKP Genel Başkanına seslenir gibi değil, yaşça benden büyük ve İstanbul’a sevdalı olduğunu söyleyen bir insana seslenir gibi sesleniyorum; demedi demeyin çürük yumurta kokusuna alışılmaz…

Sayın Erdoğan, bakın size bir Cumhurbaşkanına ya da AKP Genel Başkanına seslenir gibi değil, yaşça benden büyük ve İstanbul’a sevdalı olduğunu söyleyen bir insana seslenir gibi sesleniyorum; demedi demeyin çürük yumurta kokusuna alışılmaz…

Bütün bilim insanları kanal İstanbul fikrinin bir çevre faciasına yol açacağını, Marmara denizi ve Karadeniz arasındaki doğal dengenin bozulması halinde deniz tabanından çıkacak gazların atmosfere yayılacağını ve ortalığı kesif bir çürük yumurta kokusunun kaplayacağını söylüyorlar, inat edip dinlemiyorsunuz.

Çevre uzmanları bu kanal yüzünden toprağa ve barajlara tuzlu deniz suyunun sızacağını anlatıyor, İstanbul’un tatlı su rezervlerinin tuzlanacağını, tuzlanan tarım topraklarında ot bitmeyeceğini söylüyor, inat ediyor onları da dinlemiyorsunuz.

Değerli okurlarım son olarak AKP İstanbul İl Kongresi’nde konuşan, AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin etüt kapsamında yer alan tüm teknik çalışmaların tamamlandığını açıkladı ve “diğer adımları için gerekli çalışmaları da başlatıyoruz”, dedi.

Erdoğan bahse konu konuşmasında “Onlara rağmen Kanal İstanbul’u yapacağız. İnadına yapacağız ve Kanal İstanbul ile İstanbul nasıl güzelleşecek, İstanbul bir başka şehir olacak bunu da görecekler. Alıştıracağız, buna da alışacaklar.” sözlerini de sarf etmiş bulunuyor.

Bakın sayın Erdoğan bir proje inadına yapılmaz hele hele bir proje çılgın olsun diye hiç yapılmaz bir projeyi yapmaktaki amaç fayda elde etmektir. Bu yüzden makbul olan “çılgın” değil “akıllı” ve fizibil olan projelerdir.

Siz bu fikri ortaya attığınızda size ve bu fikri savunanlara birkaç soru sormuştum, burada da tekrar hatırlatayım o soruları:

1- Kanal İstanbul’u yapacağız, para kazanacağız diyorsunuz peki neden önce boğaz geçişlerinden Montrö anlaşmasına göre belirlenen yılda 221 ton altın, yahut da 9 milyar dolar seviyesine ulaşan SIHHİ KONTROL, FENER ve TAHLİYE hizmet ücretlerini tam ve eksiksiz olarak almıyorsunuz?

2- Montrö anlaşmasına dayalı olan bu ücretleri alamıyorsanız bir kanal yaparsanız; kimden, nasıl ve ne kadar ücret alacaksınız?

3- Bu ücret alınamıyorsa yanı başında, serbest ve çok ucuza geçiş olanağına sahip boğaz gibi bir geniş su yolu varken hangi kaptan ücret ödeyerek gemisini yapacağınız daracık bir su kanalına sokar?

4- Türkiye Cumhuriyeti hazinesinden döviz bazında geçiş ya da ücret garantisi almadan bu fikri projeye dönüştürüp hayata geçirecek herhangi bir girişimci ya da müteahhit var mı?

Bakınız o kadar zaman geçti ben bu sorularıma hala bir yanıt bekliyorum, lakin tık yok.

Bu sorular cevaplanmadan Kanal İstanbul fikrinin bir projeye dönüşmesi mümkün değildir.

Diğer yandan Kanal İstanbul ile İstanbul’un güzelleşeceğini de iddia ediyorsunuz, bilmiyorum hiç Panama ya da Süveyş kanallarını gördünüz mü? Bu tip ağır tonajlı gemi geçişleri için inşa edilen kanalların etrafı sizin yaptırdığınız çizgi filmlere benzemez! Buralar sınai alanlardır; gemi gürültüsü, baca dumanı ortalığı cehenneme çevirir. Dahası olası bir kazaya, sabotaja ya da terör eylemine karşın yerleşim merkezlerinin çok ciddi miktarda uzağa konması, gerekli güvenlik mesafesinin bırakılması gerekir. Yok eğer oraya süs havuzları ve Venedik kanalları benzeri kanallar inşa ederseniz de ağır tonajlı gemi geçişlerinde hiç bir işe yaramaz.

Kaza denmişken dünyada benzer kanallarda kaza olasılığı İstanbul boğazındaki kaza olasılığından çok ama çok daha fazladır.

Geçen gemi sayısını dikkate almadan bile ortalama yıllık kaza sayısında İstanbul Boğazı’nın Süveyş ve Kiel kanallarından daha emniyetli olduğu anlaşılıyor.

Geçen gemi başına kaza sayısını dikkate aldığımızda ise İstanbul Boğazının açık ara çok daha emniyetli olduğu görülmektedir.

Yukarıda ki tabloda ve yaptığım hesaplamalarda görünen o ki bir İstanbul’a yapay kanal inşa eder ve gemileri oradan geçirmeye çalışırsak kaza olasılığı çok ciddi manada artacaktır!

Hazırlattıkları ÇED raporunda yer alan bu kendi tabloları bile AKP iktidarının Kanal İstanbul’u yapacağız Böylece kazaları önleyeceğiz iddiasının içinin boş ve matematik hesabının yanlış olduğunu ispatlamaktadır!

Proje çılgın olabilir lakin kaptanlar, gemi sahipleri ve sigorta şirketleri çılgın değildir ve hiç kimse gemisini daha riskli bir su yolundan, üstüne birde para ödeyerek geçirmeyecektir.

Bir gemi İstanbul Kanalını kullanmaya kalkarsa sigorta firmalarının daha fazla sigorta primi keseceği ve taşıma maliyetlerinin yükseleceği yukarıdaki tabloya bakınca açıkça görülmektedir.

Sonuç olarak gelin inat etmeyin, bu işi inada bindirmeyin, rasyonel akla ve bilime güvenin, uzmanları dinleyin, bu ülkenin kaynaklarını boşa harcamayın, İstanbul kentine ve Trakya’nın verimli tarım alanlarına yazık etmeyin, sonra kandırıldım demenizin kimseye bir faydası olmaz…