Akşener kendi beyanı ile savaş ilan etti, etti de beklendiği gibi ülkemizde demokrasiyi ortadan kaldırmaya azmetmiş AKP MHP ortaklığına değil gitti muhalefete savaş ilan etti…
Bu sözler aslında “özü başımıza”, “hür ve müstakil gireceğiz” dediği seçimlere hür ve müstakil olarak değil de saray ile işbirliği içinde, hatta sarayın güdümünde gireceğinin beyanıdır.
Bakınız Akşener çıkıp dese ki biz artık Recep ve Devlet Beyler’in yanındayım, Cumhur ittifakına katılıyoruz dese hiç mi hiç etkili olmaz, peşinde dört beş kişiyi bile sürükleyemez. Oysa hür ve müstakiliz seçimlere özü başımıza giriyoruz diyerek belirli bir kitleyi peşine takabilir. Dahası dost ateşi açarak seçmenin yüzde bir ikisini etkileyebilir ki bu da Akşener’in kazanmasına yetmese dahi muhalefet adayının kaybetmesine neden olabilir.
Görüşüm odur ki Akşener saray tarafından devşirilmiştir. Olmaz olmaz demeyin saray rejimi bugüne kadar kimleri kimleri devşirdi hepiniz biliyorsunuz.
Devlet Bahçeli neler neler diyor, ne kadar ağır sözler sarf ediyordu sonra ne oldu saray rejimine kapılandı, küçük ortak oldu. Recep Bey ile Devlet Bey arasında karşılıklı hakaretler gırla gidiyor, en sert kavgada bile ağza alınmayacak sözler havada uçuşup duruyordu değil mi?
Sonra ne oldu?
Devlet Bey bugün saray rejiminin en sağlam destekçisi değil mi?
Geçmişte Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş’un neler dediği ortada internette arayın hemen önünüze gelecektir sonra ne oldu Recep Bey’in en has adamları olmadılar mı?
Peki, Akşener neden aynı yolun yolcusu olup, gidip saraya kapılanmasın?
Bu noktada dönüp Akşener’in son sözlerine ve eylemlerine bir bakmakta da fayda var örneğin son olarak kalktı Uşak'ta İYİ Parti teşkilatı ile bir araya geldi ve burada yaptığı konuşmasında “Millet bu arkadaşları istiyor diye o masaya götürdüm, o masadan kovuldum. İkisi de korktu, kabul etmedi. Ben değil milletin istediğini kabul etmediler.” Dedi.
Akıl, insaf, izan korkmuşlar…
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu korkmuş…
Demedi demeyin bu söze kargalar bile güler, Meral Hanımın fitne ve desisesine ortak olup, kurduğu tuzağa düşmedikleri, siyasi ahlak ve parti disiplinine uydukları için bu iki başarılı başkanı korktular diye suçlamak saçmalıktır.
Ayrıca Hem Ekrem İmamoğlu ve hem de Mansur Yavaş sadece ahlaki davranmadılar aynı zamanda son derecede akıllıca bir tutum da sergilediler. Tutumları siyasi akla uygundu çünkü Akşener’in gazına gelseler, tuzağına düşseler ve parti kararına aykırı olarak, metazori bir şekilde aralarından biri kendi adaylığını açıklasa CHP seçmeni buna tepki koyar ve oy vermezdi.
Diğer yandan kampanya boyunca “kazanacak aday” sloganını dilinden düşürmeyen Akşener’in şimdi “kazanamayacak adayları” piyasaya sürmesi ve kazanmaya değil kaybettirmeye oynaması samimi olmadığının en temel ispatıdır. Ankara’da ve İstanbul’da kazanabilecek adaylar belliyken, bunlara savaş açmak sadece ve sadece iktidara yaranmak, saraya kapılanmak amacı ile hareket etmek demektir.
Ayrıca bir başka partinin siyasilerini aday yapmaya çalışmak size mi kaldı birde kalkmış başka partinin iç işlerine karışmam diyorsunuz.
Madem adayı beğenmediniz kendiniz aday olsaydınız ya da partinizden bir başkasını aday yapıp bir önceki seçimde olduğu gibi boyunuzun ölçüsünü alsaydınız ya neden bir başka partinin üyelerini aday göstermeye kalkıyorsunuz?
Aslında bütün bu yaşananlardan sonra Akşener’in kumar masası diyerek masadan kalkması ve 6’lı masayı devirip seçmenin kafasını karıştırmasının anlık öfke patlamaları sonucunda ortaya çıkan fevri davranışlar olmadığı, saray ile birlikte planlanmış hedefi ve amacı belli bir operasyon olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Tek adam rejimini sürdürmenin yolu muhalefeti bölmekti bunu da anlaşılan Akşener’i kullanarak becerdiler.
Denecek bir şey yok siyasette olur böyle şeyler, Meral Hanıma yolunuz açık olsun ama lütfen böyle dolambaçlı yollar ile uğraşıp seçmenin kafasını karıştırarak siyaset yapmayın. Eğer varsa yapacaklarınız ve ideolojiniz bunu ortaya koyun ve Cumhur İttifakına da dâhil olacaksanız gidip olun seçmen ne diyecek görelim bakalım demekten başka bir şey yapamayız.