Ahmet Demirtaş, Doğaya Aşık Adam

Ahmet Demirtaş, orman mühendisi. Orman Bakanlığı’ndan emekli ama yaptığı işten emekli olamayacak kadar vatanını, toprağını seven ve çalışkan bir kişi.

Kırsal Çevre

Kırsal Çevre diye yazdım ama kısaca KIRÇEV, uzunca Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği. Bildiğim bir ara başkanı olduğuydu, yazının hazırlandığı sırada yeniden başkan seçildiğini biliyorum. Sanırım bu çalışkanlığıyla dernek başkanlığından da emekli olamayacak!

Derneğin tüm etkinlikleri ücretsiz. Etkinlikleri düzenleyenler de üye veya gönüllü, herhangi bir ücret talep etmiyor.

1989’dan beri tamamen gönüllü olarak çalışıyorlar.

Ne mi yapıyorlar?

Bilgilerini geniş çevrelerle paylaşıp bilinçli topluma erişmede önemli adımlar atıyorlar. Vadinin, derenin, ağacın veya bozkırın neden çok önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. ‘Yanlışlara dur!’ diyorlar, her sene düzenli ‘okullar’ açıyorlar, memleketi köşe bucak dolaşıp, zamana ve insanlara direnen ağaçları ‘anıt’ olarak tescilleyip, gelecek kuşaklara bırakmaya

çalışıyorlar ve el emeği, göz nuru, bilimsel alt yapılı ‘kitaplar’ basıyorlar. Yazı, broşür veya toplantılar… Burada değinmediğim etkinliklerinin olduğuna eminim, bir de ‘Çarşamba Söyleşileri’ yaptıklarımı notlarıma ekleyeyim.

Üstteki paragrafta tırnak içinde verdiklerime ayrı parantez açayım…

Yanlışlara dur!

Türkiye’nin herhangi bir köşesinde ağaca, ormana mı kıyıyorlar, hemen bunun yanlış olduğunu, bir an önce durdurulması gerektiğini yazıp, çizip anlatıyor, kamuoyunu aydınlatıyorlar. Milas İkizköy Akbelen veya İliç altın madeni için ayağa kalkıyor, ‘ormanlarımızı yok eden keyfi anlayışı reddediyoruz’ diye feryat ediyorlar.

 Okullar açıyorlar

‘Bu iş bilindikçe daha iyi kavranır, eğitim önemli’ düşüncesinden hareketle ‘okullar’ açıyorlar.

Dendroloji (ağaç bilim okulu), orman ekolojisi ve bozkır ekolojisi okulları açıyorlar. Okullara her sene devam eden doğa sevdalıları tanıyorum.

‘Her gidişimde yeni şeyler öğreniyor, doğayı, toprağı, ağacı daha çok seviyorum’ diyorlar.

Ben,

‘Spor salonlarında binlerce öğrenci yetiştiriyorlar’ diyorum, Ahmet Ağabey gülümsüyor ve

‘Yüzlerce’ diye düzeltiyor ama 1994’ten beri açtıkları okullarda yetiştirdiklerinin sayısını varın siz hesaplayın.

Ağaç bilim okulu her mayıs ayında başlıyor, cumartesi günleri olmak üzere 5 hafta sürüyor. Memlekette göreceğiniz ağaçları yaprağına, çiçeğine, kabuk ve kokusuna bakarak nasıl tanırız, birbirinden nasıl ayırt ederiz anlatılıyor. Sabah salonda anlatım, öğleden sonra parklarda uygulamalı olarak…

Orman ekolojisi okulu, dendrolojiyi bitirenlerin devam edeceği bir eğitim. Ormanlar tanıtılıyor. O da 5 gün ve bu kez akşam saatlerinde. Uygulama Pazar günü orman gezisiyle uygulama yapılıyor.

Bozkır ekolojisi okulu, bozkırın önemini anlatmak için 10 yıldır yapılıyor. Bozkırlar öylesine değerli ki bırakın tarlaya, imara açmayı ağaç dikecekken bile çok iyi hesaplamaların yapılması gerektiğinin altı çiziliyor.

 Anıt

Kaba, ulu, koca ağaç veya dilek ağacı diyoruz veya dönüp bir kez daha baktığımızda ‘vay canına!’ dediğimiz ağaçlar onlar.  Tarlanın veya ormanın ortasında rastlayabileceğimiz gibi Kızılay Meydanı’nın yok olan Kızılay binası ve bahçesinin tek hatırası olarak üstünde AVM, çevresinde beton altında metroyla karşımıza çıkıverebilirler. Meraklısına not; bu ağaç bir sonraki bölümde!

Anıt ağaçları, doğanın ve tarihin tanığı olarak tanımlıyor, yürüdüğümüz yolda, yaşadığımız sokakta zamana ve insana direnen ağaçlara dikkat çekmek istiyorlar. Heykeltıraşın elinden çıkan anıtların yanında onların da doğanın bir eseri olarak anıt oldukları anlatıyorlar. Yetkili

kurumlarla iş birliğiyle tescilliyor, üzerlerinde bir yerlerine ağacın kısa künyesiyle tescilli olduğunu belirtir yazı asıyorlar.

Böylece ağaç ile sanat, bellek ve doğa bağlantıları kuruyor, önemli bir emanetin geleceğe aktarılmasına ciddi katkı sağlıyorlar.

Kırsal Çevre tarafından hazırlanan ‘Anıt ağaçlar ‘ broşüründen sözlerle bu bölümü bitirelim…

“Gölgesinde saklandığımız, altında huzur bulduğumuz, tarihin derinliklerinden günümüze seslenen anıtsal ağaçlar kimi zaman cüssesi yapılarıyla, kimi zamansa hikayeleriyle bizi kendilerine hayran bırakıyor.

Yüzlerce yılı aşan ömürleriyle geçmişe ve günümüze tanıklık eden, destanlara ve inanışlara konu olan anıt ağaçların korunması ve gelecek nesillere aktarılması hepimizin sorumluluğu.”

Bilginiz var mı bilmiyorum ama bir süredir YouTuber oldum! Kanalımızda Demirtaş’ın anıt ağaçlarla ilgili bir dizi videosu yayınlandı, devamı da gelecek. İşte bağlantısı:

https://www.youtube.com/watch?v=IHtYQoBq9ug&list=PLyia_iyWtNcZZC_iwS5eF_pWn7oA0-N8d

Kızılay’da bir anıt ağaç

Yeri gelmişken Ankara’nın Anıtsal Ağaçları kitabının sayfalarını karıştıralım, Ankara’nın bir anıtsal ağacına değinelim!

Kızılay binası vardı. Robert Oerley imzalı. Önünde parkı, parkında bankları, ortasında havuzu. Komşusu meşhur su perileriydi. Geze geze yorgun düşen, çeşmesinin üst kısmını taşınmalardan birine kurban veren ‘Anıtsal Su Perileri Çeşmesi’. Ah! Unutmadan, bir de binasının üzerinde kocaman kırmızı bir hilali…

Park yok edileli, perileri uçuralı çok olmuştu. Bina da yıkıldı. Bugün, yerinde yıllarca yarım kalan inşaatıyla meydanın tüm havasını bozan, yapıldıktan bir süre sonra da duyduğum kadarıyla iflasını veren AVM binası var. Akşam olunca ön köşe cephesindeki renkli dev reklam ekranı meydana New York havası veriyor. Sanırım birkaç yıla bu meydan renkli dev reklam panolarıyla öne çıkacak.

Peki bizim ağacımız, kitapta anılan anıt ağacımız nerede, ne durumda acaba?

O bir atkestanesi. Anayurdu Balkanlar olan, memleketimizi pek seven, parkları, caddelerimizi süsleyen…

Tam da renkli dev reklam panolarının önünde, 2023 yılı ölçümlerinde eriştiği 72 santimlik en kalın gövdeye erişmiş haliyle, çevresindeki betonlaşmaya inat, gölge vermeye devam ediyordu. 2024 yılında yaprak açmadı! Yukarıda yazdım, üstünde AVM, çepeçevre beton ve altında metro…

‘Bu kadar dayandım, sonunda tükendim! Bitirdiniz beni!’ mi dedi acaba?

‘Baharı bekleyen kumrular’ gibi belki de 2025 baharını bekliyorum! Yaprakları, ardından ağacı avize gibi süsleyen beyaz çiçekleri açacak mı?

Yoksa… Dev ekranların renkli ışıkları çoğalan Ankara kent merkezinin en geniş gövdeli atkestanesi de üzerinde kırmızı hilalli binası, bir zamanlar içinde yer aldığı bahçesi veya komşusu su perileri gibi, Kırsal Çevre’ye ve Demirtaş’a rağmen gidecek mi?

Ağacın yapraklarının yeşili, süslü çiçeğinin canım beyazını, dev ekranların renkli ışıkları arasında bulmak bizi tatmin edecek mi?

Kitaplar

Bir de kitaplar var.

Demirtaş’ın bireysel veya konusunun uzmanlarıyla hazırladığı, yazdığı. Her biri ayrı değerli. Araştırmaya dayanıyor, korumaya, sahip çıkmaya uzanıyor.

Ankara'nın Ağaç, Ağaççık ve Çalıları

Türkiye'nin Ardıçları,

Ankara'nın Anıtsal Ağaçları,

Pülümür'ün Binbir Çeşit Bitkisi

İç Anadolu'nun Kalıntı Ormanları

İlki tek, diğerleri diğer yazarlarla...

Bir de torununa yazdığı, tüm anne-baba, büyükanne-büyükbabanın çocuklarına, torunlarına okutması gereken resimli kitap.

Çarşamba Söyleşileri

‘Çarşamba Söyleşileri’ yapıyorlar. Farklı sosyal medya hesapları var, hepsinde duyurup, isteyen herkesi davet ediyorlar. Konuşanı, geleni Bestekar Sokak 30/8’deki merkezlerinde ağırlıyorlar.

Ahmet Demirtaş

‘Annesinin ve Gezi Direnişinde ölenlerin anısına saygıyla’ yazdığı tuğla gibi kitabı ‘Ankara'nın Ağaç, Ağaççık ve Çalıları’ kitabının önsözünde yazmış…

Ankara’da yetişmesi beklenmeyen birçok tür dikkatini çekmiş. Bir arkadaşı ‘kitap yazsana’ dediğinde hak vermiş. Kitap için fotoğraf çekmeye, bilgi biriktirmeye başladığında kendini artık çevresine daha dikkatli ve seçici bakar bulmuş. Ağaçbilim Okulu kapsamında yaptığı ağaç tanıtma çalışmalarıyla da daha da bilgilenmiş, kitabının yazım süreci de hızlanmış.

Gücü ve hızı hiç tükenmesin istediğiniz insanlar vardır ya hani hayatta, işte onlardan biri Sevgili Ahmet Demirtaş. Saygıyla, minnetle…

Prof.Dr. Mecit Vural ile Anıtkabir’e birlikte gittik. O günden bir kare.

Ahmet Demirtaş, VEKAM’ın bahçesinde anıt ağaç olarak tescillenmesini sağladığı ağaçları öğrencilere anlatıyor

Anıtkabir’e Sevgili Ahmet Ağabey ile gidince böyle harika ağaçları da yakalama şansınız oluyor