Orhan Kemal’in öyküleri ve romanları Adana’nın tarihi gelişimini anlatan bir tarih kitabı gibidir.
Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal’e, Orhan Kemal isminin verilişini Mehmet Narlı, “Orhan Kemal’in Romanları Üzerine Bir İnceleme” adlı kitabının 41. Sayfasında şöyle yazar: “… 1942 yılında ilk hikâyelerini yayınlayan “Yürüyüş” dergisini çıkaran Ömer Faruk Toprak ve Hüsamettin Bozok vermiştir. Kendilerine Kemal Sülker’in verdiği hikâyelerdeki Orhan Raşit imzasını değiştirerek Orhan Kemal yapmışlardır.” Bu tarihten itibaren tüm öykü ve romanlarında Orhan Kemal adı kullanılmaya başlanmıştır.
Yukarıda başlık olarak kullandığım Adana’dan İstanbul’a Büyük Dönüşümün Yazarı: Orhan Kemal, B. Sadık Albayrak’ın son kitabının da başlığı aynı zamanda. Çok kapsamlı bir araştırmanın ürünü olan kitabı Prof. Dr. Şükrü Aslan “Sadık Albayrak bu çalışmasında, Orhan Kemal eserlerinin yazıldığı dönem Türkiye’sinin ana hatlarıyla toplumsal yapısı, ilişkileri, gelişim ve değişim süreçlerini, gerilimlerini analiz ederek edebiyatla bir bağ kuruyor.” diyerek tanımlıyor.
Gerçekten de bu çalışmasında Sadık Albayrak, Mihail Bahtin’i de çalışmasına katarak Adana’nın edebi ve sosyolojik incelemesini bize aktarıyor. Orhan Kemal’in tüm eserlerine değinen Sadık Albayrak, konuyu yalnız edebiyat ya da roman bağlamında incelemekle yetinmiyor, Şükrü Aslan’ın da belirttiği gibi Adana’yı her yönüyle ele alıyor. Kitabın arka kapağında da belirtildiği gibi; “Orhan Kemal’in romancılığını Türk modernleşmesi sürecinde ele alıyor ve döneme ilişkin edebi değerlendirmesini ortaya koyuyor. B. Sadık Albayrak, bu kitabıyla Orhan Kemal’in ve eserlerinin Türkiye’nin edebiyat ve kültür haritasındaki yerini anlamak için, kapsamlı derin bir okumaya kapı aralıyor.”
Bugüne kadar birçok eser veren B. Sadık Albayrak gerek aylık “Yeni Gelen” dergisindeki yazıları, gerekse kitaplarıyla toplumu aydınlatmaya devam ediyor.
Bu kitabı ilginç kılan birçok şey yanında, Nurer Uğurlu’nun Yaşar Kemal ve Orhan Kemal ilişkisini vurgulayan “Orhan Kemal’in İkbal Kahvesi” adlı çalışmasının 84 ve 85. sayfasında anlattığı olay, iki yazarın birbirini eğitmesi konusunda bugünkü yazarlara ders niteliğindedir. Şöyle diyor yazıda: “İlk hikâyelerini Orhan Kemal’e getiren ve onun eleştirileriyle kendini eğitmeye çalışan Yaşar Kemal, ‘tarafını seçme’ konusunda aldığı dersi şöyle anlatıyor. ‘Ben ona hikâyelerimi okumağa başladım. Dinledi. ‘İyi, iyi… Güzel’ dedi. Beni şöyle tepeden tırnağa süzdü. Gözleri yırtık ayakkabılarımın üzerinde bir süre durdu. Keskin, bıçak gibi sert bir sesle ‘Allah aşkına söyle arkadaş, sen kimden yanasın ?’ diye sordu. Ve o gün Adana istasyonuna gittik. Adana istasyonu bir yırtık pırtık insan pazarıdır. Binlerce insan gece gündüz, toprak gibi, o istasyonda kaynaşır durur. İstasyonun önü o zamanlar boştu. Her gün o düzlükte on beş yirmi köy kalabalığı hasta, sayrı, sıtmalı kaynaşır dururdu. İnsanlıktan çıkmış, kıtlıktan çıkmış, üstleri başları paramparça binlerce insan… hayvan hayatından daha aşağı durumda. Bir içimlik suya muhtaç insanlar… Orta Anadolu’dan dimdik gelmiş, Çukurova’da hastalanmış, sıtmadan zangır zangır titreyen insanlar… Orhan ‘Bak’ dedi. ‘Arkadaş bunlardan yana mıyız yoksa Temir Ağa’dan yana mı’”
Sadık Albayrak Orhan Kemal için çalışma seçimini şöyle anlatıyor kitabın 32. Sayfasında: “Onun kuşağından gerçekçi yazarlar Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz da Türkiye’nin toplumsal değişimini araştırmak için başvurulacak yazarlar olabilir. Fakat Orhan Kemal’in onların hepsinden farklı bir özelliği vardır; hemen hemen her romanında yaşadığı günü veya çok yakın bir dönemi ele alır.”
Bugüne kadar Orhan Kemal için yüzlerce yazı yazıldı. Ancak Sadık Albayrak’ın bu çalışması onun bilinmeyen yönlerini de ortaya çıkartıyor. Bu amaçla yüzlerce belge ile desteklediği bu çalışması bir başvuru kitabı niteliği kazandırıyor adı geçen kitaba.
Sağlıklı günlerde bol okumalı günler diliyorum.