Bir diğer mesele de şeffaflık. Çoğu dosya gizlilik gerekçesiyle kapalı tutuluyor. Elbette bunun hukuki nedenleri olabilir ama sonuçta vatandaş hiçbir şey öğrenemiyor. “Kim neden tutuklandı, neden serbest bırakıldı?” sorularının yanıtı çoğu zaman havada kalıyor. Hal böyle olunca da insanlar yargıya güvenmekte zorlanıyor.
Adaletin güçlü olmasının yolu şeffaflıktan geçiyor. Vatandaş sürecin nasıl işlediğini görmeli, kararların neden alındığını öğrenebilmeli. Eğer bu sağlanmazsa, toplumda hep aynı şüphe kalıyor: “Demek ki hukuk herkese aynı işlemiyor.” Adalet dediğimiz şey yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokaktaki vatandaşın gönlünde de yer bulmalı. İnsanlar, hangi görüşten olursa olsun, hangi konumda bulunursa bulunsun, hukuk önünde eşit olduğuna inanmalı.
Sonuçta mesele çok net: Adalet hem adil olmalı hem de adil görünmeli. Bu sağlanmadıkça toplumun vicdanı rahat etmeyecek.