İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesi, Türkiye’nin siyasi ve askeri yakın tarihine bakıldığında beklenmedik bir olay değildir. Ülkeyi 23 yıldır yöneten RTE, ABD’nin kurmuş olduğu Büyük Ortadoğu Planı’nın (BOP) eş başkanıdır. Geriye dönüp İkinci Dünya Savaşı sonundan bu yana gelişmelere bakarsak, Türkiye’yi yöneten siyasetçiler ve askeri bürokrasinin Amerika’ya bağımlılıktan asla ayrı düşmediklerini görürüz:
Adnan Menderes’in Demokrat Parti’si (DP) döneminde Milli Emniyet Hizmeti Reisliği’ne getirilen General Behçet Türkmen, emekli olduktan sonra ünlü Amerikan şirketi Coca-Cola’yı Türkiye’ye getiren kişi olur. Behçet Türkmen’in oğlu İlter Türkmen de ABD’ye, NATO’ya büyük ödünler verilen 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren cuntası sürecinde Dışişleri Bakanlığı’na atanır.
DP iktidarının Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun, 1958’de İzmir’de Six Ataf adıyla anılan NATO Hava Kuvvetleri karargâhında bir brifinge katılır. Orada yaptığı konuşmada Türk, Amerikan, İtalyan ve Yunan general ve subaylarına “Hava savunma çerçevesinde bu memleket sizindir” sözünü söyler. Aynı Erdelhun, 27 Mayıs 1960 Devrimi’ne giden günlerde, dönemin ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Fletcher Warren ile her gün temas içindedir ve Türkiye’deki gelişmeleri kendisine aktarır. Acaba o dönem bu Rüştü Erdelhun ABD istihbarat elemanı mıydı?
27 Mayıs 1960’ta Milli Birlik Komitesi’nin 27 numaralı tebliği ile dışişleri bakanının Fahri Korutürk olarak açıklanmasına karşın, bir iki saat sonra bu göreve Selim Sarper getirilir. Selim Sarper’in bakanlığa getirilmesinde ABD ile yakın ilişkilerinin etkisi olduğu bilinmektedir.
12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren ve dört general için Amerikan istihbarat örgütüne “Ankara’daki çocuklar yaptı” değerlendirmesi yapılmıştır.
Süleyman Demirel yıllarca “Morrison Süleyman” olarak tanınmıştır. Öte yandan başbakanlık, ardından cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal ANAP’ı kurarken ABD’den destek almıştır. ABD vatandaşı olduğu saptanan Tansu Çiller de başbakanlık yapmıştır. Bu Çiller ki halen ABD gafil olan RTE’yi destekliyor. 2002 yılında New York’ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu’na Kemal Derviş ve İsmail Cem ile birlikte “Türkiye’de yükselen lider adayı” olarak çağrılan Recep Tayyip Erdoğan, o yıldan beri Türkiye’nin başındadır. ABD’den liyakat madalyası almış olan Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanlığı makamında 15 Temmuz darbe girişiminde casusluk örgütü FETÖ’ye teslim olmasına karşın AKP iktidarı tarafından sürekli ödüllendirilmiş, milli savunma bakanı, milletvekili yapılmıştır. Böyle bir geleneği sahip olan Türkiye, İsveç için ABD’yi, NATO’yu hiç yok sayabilir mi? RTE ve ekibi TBMM’nden hemen onay çıkardı.
ABD’nin bir dediğini iki yapmayan AKP, iktidarda kalmak, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri CHP’nin elinden almak için elinden gelen her şeyi oy için yapıyor. Gizli Pazarlık önerileri Saray’daki AKP’li İstanbul’u geri alabilmek için yanıp tutuştuğundan perde arkası pazarlıklara hız verildi. Saray’ın, Kürtçülüğü araç edinen siyasi hareket ile yürüttüğü görüşmelerde öne çıkan önerileri şöyle sıralayabiliriz:1- AKP’ye destek olacak adımlar atılması karşılığında Selahattin Demirtaş cezaevinden çıkarılacak. 2- Kobani davası, yargılananlar açısından olumlu sonuçlandırılacak.3- Cezaevlerinde bulunan ve siyasi kadroların çoğunlukta olduğu 15 bini aşkın tutuklu serbest bırakılacak. Olur mu? Niye olmasın!