68 fırlamalar kuşağı bostanda yetişmedi

https://sonsoz.com.tr/varolus-haykiran-firlamalar-kusagi yazımda “Yaşam mottoları 'Şu an esastır' olan Hippilerin ve içlerinden biri olmaktan iftihar ettiğim 1946-1964 yılları arasında doğanların oluşturduğu (Baby Boomers) Patlama Kuşağının (Fırlamalar Kuşağı demek daha doğrudur)” Tüm dünyada eş zamanlı esen özgürlük ve o zamanın ruhunu mükemmel yansıtan başkaldırma felsefelerinin türbülansına kapıldıklarını anlatmıştım. Eş duyarlılıkla Jean Paul Sartre veSimon De Beauvoir Paris sokaklarında ‘Les Temps Modernes’ politik dergisini, ben İstiklal Caddesinde ‘Atatürk’ün Bursa Nutku’nu dağıtarak küresel protestomuzu yaparken kulağımızda Dylan’ın ilham perisi Pete Seeger’in yazıp Baez’in söylediği Vietnam Savaşı protestosu ‘Where Have All the Flowers Gone’ (Bütün çiçekler nereye gitti) şarkısı vardı. Gene (https://sonsoz.com.tr/68-ruhu-ve-yeni-nesil-versiyonu-gezi- demokrasimizin-all-risk-sigortasidir) yazımda Fransa’da ki 68olaylarının önderi Daniel Cohn-Bendit- namı diğer Kızıl Danny2008 yılında yazdığı kitabında “Bu bir devrim değil,başkaldırıydı” dediğinden bahsettiğimi anımsayın.

Öte yandan, alkış tutma adına değil ama, Mao Zedong ve ekibinin; 1966'dan 1976 yılına kadar sürecek olan Çin Kültür Devrimi'ni bütün okullar ve üniversiteler, radikal bir şekilde komünizm savunucusu Mao'nun bildirilerini takip edecek şekilde organize ettiği, Lin Piao büyük rol üstlendiği örgütlenmeyle birlikte opera, tiyatro vb. kültür etkinliklerinde eski ve klasik eserler yasaklanmış, sadece "devrimci" eserlerin yer alması sağlandığını da içinde yaşamakta olduğumuz ‘Z kuşağı gençlerini kültürel sıfırlama sürecinde’ hatırlatmak isterim. Biz o zamanlar konusunu gerçek bir olaydan almış "Potemkin Zırhlısı Ayaklanması" 1917'de gerçekleşecek olan Ekim Devrimi'nin bir provası niteliğinde ki filmde 1905 yılında Rusya'nın Karadeniz filosuna bağlı Savaş Gemisi Potemkin'de dayanılmaz yaşama şartlarından bezmiş mürettebatın Çar rejimine bağlı subaylara karşı başlattıkları bir ayaklanmanın sonunda gemiyi ele geçirmeleri ve sonrasında gelişen olaylar dramatize edilerek anlatılmış… ‘Potemkin Zırhlısı’ yanı sıra, Cengiz Aymatov’un ‘Elveda Gülsarı’ romanını okur ‘Kopar Zincirlerini Gülsarı’ filmini seyrederdik.

Ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un en güzel romanlarından biridir. Cins, ünlü ve binicisini sarsmayan çok hızlı bir yürüyüş stili olan Rahvan (Yorga) at olan Gülsarı adındaki atın doğumundan, yaşlanarak ölümüne kadar geçen fırtınalı hayat macerası, romanın ana konusu gibi görünür. Ama, atın sahibi Tanabay'ın ve Tanabay gibi devrime inanmış Kırgız gençlerinin hayatı, daha az çalkantılı, daha az çileli geçmemiştir. Bunu, Tanabay'ın, can çekişen sevgili atının başında, yüreği üzüntülerle dolu olarak geçirdiği bir kaç saatlik süre içinde kendisiyle, geçmişiyle hesaplaşmasından anlıyoruz. Tanabay, o bir kaç saatlik süre içinde kendi çocukluğunu, gençliğini ve yaşlılığını, sevinç ve acılarıyla, umut ve umutsuzluklarıyla, sevap ve günahlarıyla yeniden yaşıyormuş gibi hayalinde canlandırır. O kendini devrime, mutlu yarınlara adamış, ama siyasî rejim onun ömrünü mutsuzluklar ve sıkıntılar içinde geçirmesine sebep olmuştur. Aytmatov, kendine özgü anlatım biçimi ve gücü ile, Kırgız-Kazak ellerinin doğasını, Kırgız-Kazak Türklerinin töresini ve folklorunu da pek canlı olarak gözler önüne seriyor. Aşk ve heyecan, çarpıcı örneklerle eleştiri, okur için derin edebi haz, yazarın bu eserinde yoğun olarak var. Tanabay'ın o çok özverili ama çileli hayatını okurken, onun gençliğinde yürekten bağlandığı bir siyasî rejimin, komünizmin, can çekiştiğini, bugünkü dağılma ya da çöküşün kaçınılmazlığını da görmüştük. Demem o ki 68 kuşağı okudukları, seyrettiklerini irdeledi, sorguladı özüm sevmediklerini dışarıda bıraktı öz cümle ne yaptıysa bilerek yaptı ülkeye katkıda bulunmaya çalıştı.