Ekonomi bir bilim dalıdır ve bende bir bilim insanıyım; her bilim dalında olduğu gibi ekonomide de olayları anlamak için gözlem ve araştırmalar yapılır. İstatistik de ekonomi biliminde sıklıkla kullanılan bir gözlem metodudur. İstatistiki yöntemler ile elde edilen veriler eğer ekonomi biliminin mantığı ve gözlemler ile uyuşmuyorsa ortada sorgulanması gereken bir durum var demektir.
Uzun zamandır ülkemizde TÜİK tarafından açıklanan veriler ile saha gözlemlerinin uyuşmadığı biliniyor ve dile getiriliyordu. Bu yılın ilk iş gününde 2020 yılı enflasyonuna ait iki ayrı istatistik yayınlandı.
Bu çerçevede TÜİK ve ENAG iki birbirinden çok farklı enflasyon verisi açıkladı:
2020 yılında, yıllık enflasyon TÜİK hesaplamasına göre yüzde 14,6 ve ENAG hesaplamasına göre ise yüzde 36.72 oranında artmış bulunuyor.
Aralık ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) TÜİK hesaplamasına göre aylık bazda yüzde 1,25, ENAG hesaplamasına göre ise yüzde 4.08 artmış bulunuyor.
Görüldüğü gibi aynı ülkede, aynı zaman dilimlerinde, aynı olayı ölçen iki kurum arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır, burada bir ölçme, hesaplama ve tahmin sorunu olduğu açıktır.
TÜİK malum iktidarın emrinde, iktidar ile çatışmamak, onun politikaları ve özellikle de algı politikaları ile ters düşmemek kaygısı taşıyan atanmış kişilerce yönetiliyor, bağımsız ve tarafsız bir kurum değil. Onun verilerini değerlendirirken bu özelliğini elbette göz önüne almamız gerekiyor.
Kamuoyunda pek bilinmeyen, belki de adını ilk kez duyduğunuz ENAG ile ilgili biraz bilgi vereyim; ENAG yani Enflasyon Araştırma Grubu Prof. Dr. Veysel Ulusoy başkanlığında çalışan bağımsız bilim insanlarından, ekonomistlerden oluşmaktadır.
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) kendileri ile ilgili yapmış oldukları açıklamalarında Türkiye’de bu amaçla, sadece yıllık ve aylık olarak değil; günlük, saatlik ve hatta önümüzdeki dönemlerde dinamik seyreden zamansız bir fiyat endeksi elde etmek için yola çıktıklarını ifade etmektedir.
Kendi WEB sayfalarında enflasyonu günlük olarak ölçmenin sağlayacağı verilerin bolluğu ve sıklığının hem yöneticilerin hem de onları işleyen tüm ekonomi aktörlerinin en uygun şekilde karar almada davranışlarını etkileyeceğini, daha da zenginleştireceğini söylemektedirler.
ENAG sayfalarında fiyat verilerinin alındığı kaynakların özellikle popülasyonun tamamını ve gelir dağılımı bölümlerini temsil edebilmesini önemseyen bir yöntem kullandığını açıklamaktadır. ENAG Grup, aylık 100 bin üzerinde kira, yaklaşık 250 bin günlük (aylık ise 7 milyonun üzerinde) fiyat verisi ile hesaplanan fiyat endeksi ve sonrasında enflasyon oranları, Türkiye enflasyonunu sıklık serileri kapsamında en iyi şekilde temsil etmeyi amaçladığını söylemektedir.
Arzu ederseniz ENAG hakkında daha detaylı bilgi ve uyguladıkları yöntemi http://enagrup.org adresinde yer alan WEB sitelerini ziyaret ederek öğrenebilirsiniz.
Ekonomik veriler ekonominin aktörlerine olaylar hakkında tam zamanında, gerçek ve doğru bilgi sunabilmelidir. Bu yüzden bu tip verileri açıklayan kurum ve kişilerin bilimsel yöntemleri kullanmaları, bağımsız ve tarafsız olmaları çok önemlidir. Göstergeleri iktidar yandaşlığı ve yahut da karşıtlığı üzerinden manipüle etmeye kalkar, algı operasyonları ile uğraşırsanız emin olun çok ciddi ekonomik sıkıntılara ve güven bunalımına yol açarsınız.
Mülkiye’de istatistik hocam rahmetli Prof. Dr. Uğur Korum’du ondan çok şey öğrendim. İstatistiki hatalar ile ilgili şu örnek çok önemlidir: Hollywood’da film yapımcısı olan bir firma çekmeyi planladığı bir savaş filminin gişede tutup tutmayacağını ölçebilmek için bir anket düzenletiyor. Sonuç filmin çok tutacağı, çok iyi bir gişe hasılatı elde edileceği yönünde geliyor. Neticede milyonlarca dolar yatırılıyor, aylarca uğraşılıyor, film çekilip vizyona giriyor lakin gişede çakılıyor. Firma bu iş nasıl oldu diye araştırınca istatistiki hesaplara temel teşkil eden verilerin bir emekli askerler toplantısının yapıldığı yerden derlendiği ortaya çıkıyor. Örneklem yanlış olduğu için de hesaplama doğru yapılsa dahi yanlış bir sonuca varılmış oluyor.
Bu örnekten sonra gelelim Türkiye’nin enflasyonuna; açıklanan verilere göre alt sınır TÜİK’inyüzde 14,6’sı, üst sınır ise ENAG tarafından hesaplanan yüzde 36.72.
Benim saha gözlemlerim ve derlediğim veriler de ENAG hesabının daha doğru olduğunu düşünmeme yol açıyor, eminim bu makaleyi okuyan bir çok insan da ENAG’ın hesabını daha gerçekçi bulacaktır.
Aslında iktidarın yapmış olduğu yüzde 25’lik köprü zammını dikkate alırsak; iktidar dahi gerçek enflasyonun ENAG hesabına yakın olduğunu kabul ediyor demektir.
Lakin demedi demeyin,iktidar her zaman olduğu gibi alacağına şahin, vereceğine karga gibi davranıyor, maaş hesabını TÜİK hesabına göre yapıyor…