Hepimiz hatırlıyoruz 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye, tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. Fetullah Gülen elebaşılığında örgütlenmiş Gülen Cemaati olarak bilinen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup asker ile birlikte hain bir darbe girişiminde bulundu. Bu girişim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara çıkan milyonlarca vatandaşın ve güvenlik güçlerinin direnişiyle başarısızlığa uğratıldı.
Ancak bu süreçte 251 kişi şehit oldu, binlerce kişi yaralandı. 15 Temmuz, Türkiye’nin demokrasi tarihinde unutulmayacak bir dönüm noktası olarak kaydedildi.
Peki, 15 Temmuz’da neler yaşandı? Darbe girişimi nasıl başladı, nasıl engellendi?
Unutanlar için önce o geceye dair kronolojik bir özet sunacağım.
Darbe girişiminin başlangıcı
Darbe girişiminin ilk işaretleri saat 21.00 civarında Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda silah sesleri duyulmasıyla geldi. Aynı saatlerde İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri bir grup asker tarafından trafiğe kapatıldı. Bu hareketlilik üzerine Başbakanlık müsteşarı başkanlığında Çankaya Köşkü’nde koordinasyon merkezi kuruldu.
Saat 23.05’te zamanın Başbakanı Binali Yıldırım, televizyon kanallarına bağlanarak Bir kalkışma girişiminin olduğunu belirtti ve bunu yapanların en ağır bedeli ödeyeceklerini söyledi. Aynı dakikalarda Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Harekât Eğitim Merkezi’nde bir saldırı meydana geldi. Saat 23.30’da ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, darbeci askerler tarafından rehin alındığı bildirildi.
Cumhurbaşkanının çağrısı
Darbe girişiminin sevk ve idaresini yapan FETÖ mensupları, saat 00.00 civarında TRT’yi işgal ederek korsan darbe bildirisi okuttu. Ancak bu bildiriye karşı Cumhurbaşkanlığı kaynakları tarafından “korsan bildiri” olduğu açıklandı ve TÜRKSAT tarafından TRT’nin yayını kesildi.
Saat 00.26’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, FaceTime ile CNN Türk televizyonuna bağlanarak, darbe girişimine tepki gösterdi ve halkı meydanlara davet etti. Erdoğan, “Bu ülkede iktidar değişikliği sandıkla olur” dedi ve darbecilerin en kısa zamanda gereken cevabı alacaklarını ifade etti.
Erdoğan’ın çağrısının ardından çok sayıda vatandaş sokaklara çıkarak darbeye karşı duruş sergiledi. Meydanları dolduran halk, tanklara, helikopterlere ve silahlara karşı cesaret ve kararlılıkla meydan okudu.
Darbenin bastırılması
Darbecilerin kontrolündeki savaş uçakları ve helikopterler Ankara’da TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT Başkanlığı gibi önemli noktalara saldırılarda bulundu, TBMM savaş uçakları tarafından bombalandı. İstanbul’da ise Atatürk Havalimanı, Emniyet Müdürlüğü ve Vatan Caddesi’nde çatışmalar yaşandı. Bu saldırılar sonucunda çok sayıda sivil, asker ve polis hayatını kaybetti.
Ancak darbecilerin direnişi kısa sürdü. Halkın ve güvenlik güçlerinin ortak mücadelesiyle darbe girişimi saat 04.00 civarında etkisiz hale getirildi. Darbecilerin elebaşılarından biri olan Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Genelkurmay Başkanlığı’nda yakalandı. Genelkurmay Başkanı Akar ve diğer komuta kademesi de kurtarıldı.
Saat 06.00’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’na geldi. Burada yaptığı konuşmada, darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığını söyledi ve “Bu milletin iradesine ipotek koyamazsınız” dedi.
15 Temmuz’un anlam ve önemi
15 Temmuz, Türkiye’nin demokrasi tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu gece, Türk halkının demokrasisine sahip çıkma iradesini gösterdiği ve darbecilere karşı topyekûn mücadele ettiği bir gece olmuştur. Üstelik dindar ve muhafazakâr kesim dahi dini bir rejim kurma, hilafetini ilan etme peşindeki bu terör örgütüne direnmiş, demokrasi ve cumhuriyeti korumuştur. Bana kalırsa sadece bu direniş bile Türkiye’de demokrasinin köklendiğini, cumhuriyetin kurumsallaştığını göstermektedir.
15 Temmuz, aynı zamanda, FETÖ’nün devlet içindeki yapılanmasının deşifre edildiği ve tasfiye edilmeye başlandığı bir sürecin de başlangıcı olmuştur.
Bir devlette amir memur ilişkisinin dışında bir hiyerarşik yapı kurmak muhakkak ki o devletin yıkılmasına yol açacaktır! Bir devlette görev almak ancak ve ancak liyakat ve adalet kuralları dâhilinde olmalıdır! Tarikat cemaat ve benzeri örgütlenmelerin devlette kadrolaşması kesinlikle milli egemenlik hak ve özgürlüklerine aykırıdır, buna izin verilirse milli egemenlik hak ve özgürlükleri eninde sonunda kaybedilir.
Tamam, FETÖ belası defedildi ama görüyoruz ki FETÖ’nün yerini doldurmaya heveslenen tarikat ve cemaatler olduğunu görüyoruz, ders alınmalı ve buna müsaade edilmemelidir.