Sanat ve Atatürk

Sanat, genel niteliği ve öz anlamıyla duyguların yansıtılmasıdır. Tarihçi Enver ziya Karal’ın ifade ettiği gibi:”İnsanın siyasal duygu ve düşüncelerinin yapıtı devlet, uygar duyguların yapıtı ise sanattır.Bu nedenle sanat,insanlık tarihi kadar eski ve köklüdür. Sanat ve özgürlük birbirine paralel yürüyen iki kavramdır. Özgürlük”Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir” diyen Atatürk’ün temel karakteridir.Hümanist niteliği, onu yüce sanatçı yapmakta ve evrenselleştirmektedir.

Kültür temeli üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün dediği gibi:”Milletimizi,gerçek özellikleriyle uygar ve ileri olmaya” taşıyarak çağdaş uygarlık üzerine çıkaracak bilim,kültür,tarih, sanat, sanayi,eğitim, spor gibi hayatın bütün alanlarda sonsuza dek yücelerek ilerleyecektir.

“Güzel sanatlar, insan topluluklarının yüksek niteliğini belirlemekde çok büyük önem taşır.Bu yüksek değer,yüksek incelik,beceri,ince yetenek, ve işte bunların hepsini yapabilmek,sanatkârlığın birleşmiş ifadesidir.”

Türk sanatının ancak Türk kültürü ile gelişeceğine ve kültür izi bırakmayan milletlerin en nihayet yalnız adlarının kalacağına inanan Atatürk, “Güzel sanatların her dalı için,kamutay’ın göstereceği ilgi ve emek,milletin insanca ve uygar yaşamı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir,”demiştir.

Başlıbaşına bir sanat eseri olan NUTUK eseri ile tarihe imza atan ,güzel konuşması ile ünlü Atatürk, “Edebiyat öğretimi sayesinde,Türk çocuğu,yüksek Türk ülküsüne ulaşabilecektir,”demiş ve “Musikisiz devrim olmaz,musiki yüksek gelişimin ifadesidir” diyerek bu alanda eğitime öncelik ve önem vererek konservatuvarlar açmış, yurt dışına öğrenci göndermiştir. Türkiye’yi sanat alanında öz benliğine kavuşturmaya çalışan, musiki,tiyatro ve opera alanında sanatçılar yetiştirilmesi için konservatuvar açan ve yabancı konuklarına bu alandaki gelişmeleri gururla gösteren Atatürk,sanatın toplumsal ve evrensel etkilerine inanmıştır.

Halk kültürünü derinliğine bilerek ve önemine inanarak,” Zeybek Oyunu,milletimizin erkek oyunu,kahraman oyunudur;bilmek gerek” demiştir.

Heykel ve mimarlığa değer veren Atatürk,”Dünyada uygar,ileri ve olgun olmak isteyen herhangi bir millet,kesinlikle heykel yapacak ve heykeltraş yetiştirecektir…Modern mimarlık da her milletin düşünce ve karakter farklarıyla birbirinden ayrı bir görünüş ve anlamdadır… Modern mimarlık diğer milletlerin taklitçiliği değil, yurdumuza özgü,Türklüğe özgü bir mimarlık olmalıdır…Mimar Koca Sinan’ın eserlerinin en yoğun bulunduğu İstanbul’da ve ve en son şaheserinin yapıldığı Edirne’de, ona bir anıt dikilmelidir.Ancak,cumhuriyetimizin başkenti Ankara’ya da bütün Türk büyüklerinin heykelleri ve anıtlarının dikilmesi, gelecek kuşaklara örnek olmaları bakımından gereklidir…” ifadelerine yer vermiştir.

“Her anı vatan için,torunlarımız ve gelecek kuşaklar için şerefli olaylarla dolu, büyük bir kahramanlık menkıbesi olan Anadolu savaşlarının heyecan veren ayrıntılarını tarihin diline bırakıyorum.Fakat Efendiler! Millet, milletin ruh sanatı,musikisi,edebiyatı ve bütün güzel sanatları,bu kutsî kavganın ilahi nağmelerini, sonsuz bir vatan aşkının coşkunluğu içinde daima güzel seslerle dile getirilmelidir…Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü,musikide değişikliği alabilmesi,kavrayabilmesidir…/…Ulusal Türk müziğinin Anadolu halk müziği olduğunu” ifade eden ,1934’de “Millî Musiki ve Temsil Akademisi’ni,1936 ‘da Ankara Devlet Konservatuvarı’nı kuran Atatürk ,müzik öğretmen okulu,güzel sanatlar akademisi,Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası, musiki cemiyetleri ve toplulukları ile her ortamda,sofrada buluşarak ,uygulamalarda eşsiz örnekler vermiş ve topluma ışık tutmuştur.

“Türk ulusu, varlığını derin ve sağlam kültür sınırları ile çevreledikten sonradır ki onun yüksek kapasitesi ve erdemi,uluslararasında tanınır”demiştir.

Çok sesli Türk Sanat müziği alanına yurt dışında eğitim alan ünlü bestecilerimiz her zaman gurur kaynağımız olmuştur:

Cemil Reşit Rey,Fert Alnar,Ulvi Cemal Erkin,Ahmet Adnan Saygun,Necil Kazm Akses,Bülent Tarcan,Ekrem Zeki Üngör,Sabahattin Kalender,Kemal İlerici,Bülent Arel,Nevid Kodallı,İlhan Usmanbaş,İlhan Baran,Cengiz Tanç ve onları takibeden genç yetekler…

Suna Kan, İdil, Biret,Fazıl Say,Gülsin Onay ve yüzlerce sanat elçimiz ülkemizin yurt dışında yüz akı olmaktalar ve gururla görevlerini yerine getirmektedirler.

“Türk kültürünün her çığırda açılarak yükselmesini,Türkiye Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz…”Türk milletinin tarih’i bir vasfı da güzel sanatları sevme ve onda yükselmektir… “Efendiler,milletvekili,bakan,hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, ama hiç bir zaman sanatkâr olamazsınız;onun için bu çocukların değerini bilelim ” diyen,TTK ve TDK’ nu kuran Atatürk, bu alanda gerekli olan uygulamaları etkin ve yaygın bir şekilde hayata geçirmiş ve örnek olmuştur.

Büyük bilgi İbni Sinâ (980-1037)“İlim ve sanat taktir edilmediği yerden göç eder demiştir.Kültür ve sanatın birleşmesi,uygarlığı ve çağdaşlığı oluşturmakta.Atatürk’ün dediği gibi: “Birmilletin hayat damarı” olan kültür ve sanat dünyamızın, gelişmesine öncelik ve önem verilmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşı olduğu unutulmamalıdır.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yahya Aksoy - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.