Oldukça zor şartlarda görev yapan ve tabiri caizse ekmeklerini taştan çıkaran madenciler için Türkiye genelinde 4 Aralık günü Dünya Madenciler Günü adı altında kutlanır.
Madenciler
kimi zaman yaptıkları direnişlerle kimi zamanda meydana gelen
kazalarda hayatlarını yitirmeleriyle gündemimize girer.
Madenciler günü Eski roma imparatorluğuna dayanır. O yıllarda Santra Barbara adındaki kişinin Roma askerlerinden kaçıp madencilere sığınması ile başlar. Burada madenciler ile çalışan Santra kısa zaman içinde sevilen biri olarak herkesin tanıdığı bir insan halini alır.
Madencilik tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bundan dolayı madencilik insanoğlu için önemini hiçbir zaman yitirmemiştir
Türkiye, maden kazalarında yaşanan ölümlerde dünyada ilk sıralarda yer almaktadır..Ülkemizde geçmişten günümüze kadar birçok kaza yaşanırken, bu kazaların en çok görüldüğü il ise Zonguldak olmuştur.
Türkiye’de en büyük maden kazası ise 13 Mayıs 2014’de Soma’da meydana gelmiş ve 301 kişi yaşamını yitirmiştir.
Dünya üzerinde bugüne kadar en fazla ölümün yaşandığı madencilik kazası ise, 26 Nisan 1942 tarihinde kömür tozu patlaması ile Çin’de yaşanmış ve toplam 1.549 kişi yaşamını yitirmiştir.
CHP Muğla Milletvekili ve CHP Emek Bürosu Üyesi Süleyman Girgin’de Dünya Madenciler günü dolayısıyla yaptığı açıklamada “12 Eylül karanlığının yırtılıp atılmasında 91 Büyük Madenci Yürüyüşü ne kadar önemliyse, özelleştirme karşıtı kamucu bir mücadele geleneği açısından 2014’te Yatağan’dan Ankara’ya taşan Yatağan ve Milas Termik Santral ve Kömür ocaklarının özelleştirilmesine karşı enerji ve maden işçilerinin Yatağan Direnişi de o kadar önemlidir. Kuşkusuz AKP’nin emek cehenneminin yıkılmasında da madenciler önemli görevler üstlenecek, özgürlük, eşitlik ve adalet bayrağını dayanışmayla elden ele taşıyacaktır.” dedi.
İSİG
Meclisi verilerine göre AKP’li yıllarda en az 1754 madencinin iş
cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini anımsatan Girgin, işçi
sağlığı politikalarının hayata geçmesi için sendikal
örgütlenme ilk ve en önemli şarttır diyerek tüm
maden sahalarında, işçi sağlığını merkeze alan taleplerin
hemen hayata geçirilmesini istedi.
Girgin
taleplerden bazılarını da şöyle sıraladı:
İşçi
sağlığı politikalarının hayata geçmesi için sendikal
örgütlenme ilk ve en önemli şarttır. Türkiye madencilerinin
mücadele tarihinden süzülen bir deyimle ifade edersek: “örgütlü
işçi kazalanmaz.”
Maden
işçilerinin örgütlenmesinin önündeki bütün engeller
kaldırılmalıdır.
Maden işçileri üzerinde enformel bir
bağımlılık zinciri oluşturan dayıbaşılık mekanizması
lağvedilmelidir.
Ton
başına üretim sistemi üretim zorlaması politikasının pratik
ayağıdır, Ton başına üretim sisteminden derhal
vazgeçilmelidir.
Kumanyalardan servislere, kıyafetlerden
ekipmanlara bütün maden hayatı işçilerin talepleri baz alınarak
işçi sağlığı önceliğiyle yeniden örgütlenmeli, bunun
sermayenin sorumluğu olduğu her gün hatırlatılmalıdır.
Halihazırda üretime devam eden bütün madenlerde, sunulan plan ve
projelerle fiiliyattaki üretim sürecinin uygunluğu acilen
denetlenmeli, bu denetimler demokratik kitle örgütlerine, işçi
sendikalarına ve İSİG Meclisi’nden oluşan bir heyete açık
gerçekleşmelidir.
Soma Katliamı sonrası uygulamaya konacağı söylenen yasal
düzenlemeler hemen uygulamaya geçmeli, bütün maden mevzuatı
dünya işçi sınıfının kazanımları gözetilerek
yenilenmelidir.
İnsana değil ranta ve talana yol açan
sermaye ve sorumluluk sahibi kamu kurum yetkilileri de
cezalandırılmalıdır.
Ben de karanlık yerlerde çalışarak aydınlık bir gelecek bırakmak için çalışan, alın terine kömür karası karışan, davranışları ile örnek olarak bizleri aydınlatan emeğin ve alın terinin simgesi madencilerimizin buruk ta olsa günlerini kutluyorum.