Cumhuriyetimizin 96. Yılını bu yıl daha büyük bir coşku içinde kutladık Türk Milleti, Cumhuriyetine ve Atasına her zamankinden daha fazla sahip çıktı. Cumhuriyet Bayramı’nda Anıtkabir’i 1 milyon 96 bin kişi ziyaret ederek rekor kırdı.
Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Anıtkabir’i ziyaret edenlerin rekor kırmasını yükselen Atatürk sevgisi ve Cumhuriyetin değerinin daha iyi anlaşılması olarak açıklayabiliriz.
Basın özgürlüğüne büyük önem veren ,“Basın, hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz” diyen yükselen değer Mustafa Kemal Atatürk’ün basınla ilgili yaptığı açıklamaları hatırlamakta yarar var.
İşte Atatürk’ün o açıklamaları
“Basının
toplum yaşamında, siyasal yaşamda ve cumhuriyetin gelişme ve
ilerlemesinde sahip olduğu yüksek görevleri anmak isterim. Basının
tam ve geniş özgürlüğü iyi kullanmasının, ne derecede nazik
bir vaziyet olduğunu da söylemeye gerek görmem. Her türlü yasal
kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin bilime, gereksinime ve kendi
siyasal görüşlerine olduğu kadar, vatandaşların hukukuna ve
memleketin, her türlü özel görüşlerin üstünde olan yüksek
çıkarlarına da dikkat ve hürmet etmek manevî zorunluğu, asıl
bu zorunluktur ki genel düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu
yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve
araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü
kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden
doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın
özgürlüğüdür. “
1924 (Atatürk’ün S.D.I, s.
317-318)
“Gazetelerden
korkmamak gerekir. Gazetelere gelince: Onlar, yürürlükteki yasalar
çerçevesinde özgürdür. Yasanın dışına çıkarlarsa yasal
sorumlulukla karşı karşıya kalırlar. Basın da, yasa
çerçevesinde özgürlüğünün saklı olduğuna emin olunca şu
veya bu kişinin veya memurun bir gazeteyi mahkemeye vermesinden
korkmamalı. Bilimsel ve toplumsal eleştiriler için kimsenin bir
şey demeğe hakkı yoktur. Kişisel eleştiriler de haklı noktalara
yöneltilmiş olmalı.”
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan,
Milliyet gazetesi, 4.12.1929)
“Basın,
hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz.”
1923
(Atatürk’ün S.D. III, s. 65)
“Gazeteciler,
gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle
yazmalıdırlar.”
1929 (Ayın Tarihi, Cilt: 20, Sayı: 65, 1929)
“Gazeteler,
yasanın ve halkın çıkarlarının tersine davranışlara tanık
oldukları ve bunları öğrendikleri takdirde gerekli yayında
bulunmalıdırlar.”
1923
(Atatürk’ün S.D.U, s.51)
Toplanma
özgürlüğü ve basın özgürlüğü
Bu
iki özgürlük, aynı ilkeden çıkar. O ilke, insanların,
fikirlerini serbest söylemek ve yaymak hakkıdır. Vatandaşlar
kendi eğitim ve öğretimleri için ve halkın yararları
noktasından fikirlerini karşılıklı olarak alıp vermelidirler,
düşündüklerini istedikleri gibi söyleyebilmelidirler. En büyük
gerçekler ve ilerlemeler, fikirlerin serbest ortaya konması ve
karşılıklı alınıp verilmesi ile meydana çıkar ve
yükselir.
1930 (Afetinan, M.K.Atatürk’ten Y, s. 33)
Özel
amaçla yayın yapan bazı gazetelerin, halkın çoğunluğu üzerinde
yaptığı etki, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde
değildir.
1924
(Atatürk’ün S.D.III, s. 78)
Bilerek
veya bilmeyerek yabancı kaynakların etkisine kapılanlar vardır.
Bunlar fikirleriyle, sözleriyle toplumsal bütünlüğümüzü
zayıflatacak çalışma içine girmiş bulunuyorlar. Vatandaşlar,
bu gibileri tanımalı ve onların sözlerindeki gerçek anlamı
bulmaya çalışmalıdırlar.
1925 (Atatürk’ün S.D.V., s. 211)
Memlekette
kalem özgürlüğünün de demokrat bir idareye lâyık
ağırbaşlılıkla kullanılmakta daha dikkatli bulunulacağını
umarım. Özgürlüğü kötüye kullanmanın sebep olduğu birçok
felâketleri çekmiş olan bu memlekette, bu dikkate özellikle gerek
olduğu inancındayım.
1930 (Atatürk’ün S.D.1, s352)